denizcilikofis
  AM-AZ
 
AMBAR: Gemilerdeki eşyaların, yüklerin muhafaza edildikleri gemi dahilindeki bölmelerdir. Kullanıldıkları maksatlara göre isim alırlar. Ticaret gemilerinde ambarlar su geçirmez bölmelerle ayrılmıştır. Ambarların adetleri gemilerin büyüklüklerine göre farklılık gösterir.
 
AMBARAĞZI: Gemi ambarlarına yük koymak ve çıkarmak için güverte üzerlerine açılmış olan ve etrafı mezarnalı kare veya dikdörtgen şeklindeki boşluklardır. Boyutları kullanıldıkları maksatlara göre değişik olursa da genellikle beş metreden fazla olmazlar.
 
AMBARAĞZI AĞI: Bkz. Ambar ağzı kafesi. 
 
AMBARAĞZI BRANDASI: Bkz. Ambarağzı kapelası. 
 
AMBARAĞZI KAFESİ: Ambarlarda iş görüldüğü veya havalandırılmaları gerektiği zaman ambarların aydınlık olmasını ve hava almasını temin ve herhangi bir kazaya sebep olmamak için ambar ağızlarının üzerlerine konulan ağaç veya demirden yapılmış kafeslerdir. Aynı maksadı sağlamak üzere, halattan örülmüş ağlara ambar ağzı şıpkası denilir.
 
AMBARAĞZI KAPELESİ: Yağışlı havalarda yağmur sularının, denizli havalarda deniz sularının ambarlara girmemesi için ambar ağzı kapaklarının üzerlerine serilen branda veya muşambaya denir. 
 
AMBARAĞZI MUŞAMBASI: Bkz. Ambar ağzı kapelası. 
 
AMBARAĞZI PALADORU: Ambarağzı kapaklarına yataklık yapmak üzere ambar ağızlarına kemere ve omurga yönünde konulan kalın ağaçlara denir. 
 
AMBARAĞZI ŞIPKASI: Bkz. Ambarağzı kafesi. 
 
AMBAR BUĞUSU: Daha ziyade ticaret gemilerinin ambarlarında görülen nemli sis. 
 
AMBAR DÖŞEMESİ: Ambar sintinelerinde postalar üzerine döşenen kaplamalardır.
 
AMBARGO: Savaşın yakın olduğu seferberlikte veya savaş zamanında limanlarda bulunan kendi gemilerimizle yabancı devletlere ait gemi veya deniz araçlarına devlet tarafından el konulmasıdır. 
 
AMBAR KAPAĞI: Ambarların kullanılmadığı zamanlarda kapatılması için kullanılan kalın tahta kalaslar veya kalın saçtan yapılmış kapaklardır. 
 
AMBAR KEMERE FOLKON PIROÇOLU: Ahşap gemi teknelerinde dayanıklılığı arttırmak için postaların iç ve dış taraflarında çoğunlukla iç kaplaması üzerinden birbirine ters bir şekilde vurulan kaplamalardır.
 
AMBAR PAYI: Gemilerdeki ana direklerin ana güverteden ıskaçaya kadar olan kısmıdır. 
 
AMARO: Trinket ve mayıstra yelkenlerinin açılmaları için verilen komuta denir. 
 
AMERİKAN ZİNCİR KİLİTİ : Zincirleri birbirine eklemekte kullanılan kilitlerdir. Bunlara açılır bakla da denir. Ana beden olan bir ‘U’ parçası, bu bedenin ağız kısmını sağdan ve soldan kapayan iki yanak ve bir pimden oluşmaktadır. 
 
AMORA YAKASI: Yan yelkenlerin baş alt taraf, cunda yelkenlerinin dış alt taraf yakalarıdır.
 
AMUDİ DÜMEN: Denizaltı gemilerinde geminin, torpidolarda torpidonun sancak veya iskeleye gitmesini sağlayan dikey durumdaki dümene denir. 
 
ANA: Asıl anlamındadır, birçok isimler ile birleşir (ana direk, ana makine, ana çarmık.)
 
ANA CİVADRA: Civadranın destemoradan ıskaçaya kadar olan kısmıdır. Ticaret gemilerinde ana civadraya Bombires denir. 
 
ANA CİHETLER: Kuzey, Güney, Doğu, Batı yönlerdir. 
 
ANA ÇARMIKLAR: Ana direkleri her iki borda tarafından tutan sabit armalardır.  Ana çarmıkların üzerleri gırcala ile façuna edilir.
 
ANA DİREK: Ana direklerin en alt da bulunan kalın direklerdir. Bulundukları yere göre isim alırlar. Pruva ana direği, grandi ana direği, mizana ana direği, kontra mizana ana direği gibi isimler alırlar. 
 
ANA DÜMEN: Kıç taraftan başka baş tarafında da dümen bulunan gemilerin kıçta bulunan dümenine denir. Ayrıca bazı dümenlerin yelpaze yüzeyleri ilave kaplamalarla genişletilir. Bu durumda böyle dümenlerin ilaveler dışında kalan kısmına ana dümen denir.
 
ANA GÜVERTE: Geminin en üst kısmında, kasara güvertelerin altında bulunan ve geminin başından kıçına kadar kesintisiz uzanan güverteye denir.
 
ANA OMURGA:  Gemi teknesindeki postaların bağlandığı, baştan kıça kadar uzanan ağaç / demir kısma denir.  
 
ANAFOR: Bir akıntının, akış yönünün aksine doğru yön değiştirmesine denir.  Anafor suları daha ziyade girinti ve çıkıntıları fazla olan sahillerde görülür.
 
ANAFORCULUK: Verilen bir iş yapmada gevşeklik gösterme veya üstün körü yapma veya müştereken yapılan bir işte kendini fazla yormadan hareket etmeye denir.
 
ANA İSTİRALYA: Ana direklerin kapelalarından pruva yönüne doğru uzatılan tel veya lif halatlardan yapılmış sabit armalardır. 
 
ANA KOLONOLAR: Ana direkleri istenilen vaziyette tutmak için ana direklerin kapelalarından sancak ve iskeleye uzatılan çımaları radansa kasalı kalın tel halatlardır.  Bu kasalara palanga donatılarak gerektiğinde direkler istenilen vaziyette bulundurulur.
 
ANA SALABURUN: Trinket, mayıstra ve foa yelkenlerinin gradin yakalarını serene kaldırmak için yelkenin gradin yakasına donatılan selviçelerdir. Bulundukları ana yelkenin ismi ile anılırlar.
 
ANA SALABURUN PATASI: Ana salaburunun bağlandığı gradin yakası üzerinde ve içte bulunan pata'dır. 
 
ANA SERENLER: Ana direk üzerinde bulunan serenlerdir. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.
 
ANA TRUSA: Ana serenleri, ana direk üzerinde hareket ettiren demir veya halattan yapılmış çemberlerdir. 
 
ANA RÜZGÂRLAR: Ana yönlerden esen rüzgarlardır. 
 
ANA YELKENLER: Ana serenler üzerine açılan yelkenlerdir. Bu yelkenler açıldıkları ana serenlerin isimleri ile anılırlar. Trinket yelkeni, mayıstra yelkeni, foa yelkeni.
 
ANDROMEDA: Bkz. Zatülkürsi. 
 
ANELE: Halatları bağlamak ve zincirleri kilitlerle kilitlemek için sağlam bir yere tespit edilmiş mapaların, demirlerde bedenlerinin üst tarafında bulunan deliklerden geçirilmiş oynayabilir demir halkalara denir. 
 
ANELE BAĞI: Bir halatı aneleye veya aneleye benzeyen bir yere bağlamak için yapılan bağdır. Baba veya bita gibi dikey durumda bunan yerlere halatlar anele bağı ile de bağlanabilirler.
 
ANELE HARBİSİ: Anelerin açık olan taraflarını kapatmak için kullanılan demirden yapılmış pimlerdir. Anele harbileri kılavuzlu veya pimli de olabilir.
ANELE KERPETEN: Saplama cıvatalarına sökmede kullanılan bir ucu çatal diğer ucu yumru olarak yapılmış bir çeşit demir maniveladır.
 
ANELE KİLİDİ: Zinciri demirin anelesine bağlayan ve bir ucu anele harbisi ile kapatılan bir tarafı yarım daire şeklinde diğer tarafı anele harbisinin geçmesi için yassılatılıp ortası delinmiş olan dökme demirden yapılmış kilitlerdir. 
ANEMOMETRE: Rüzgârın deniz mili olarak saatteki süratini bildiren bir alettir. Gemilerde ölçülen rüzgar sürati zahiri rüzgar süratidir. Bu hesap edilmek suretiyle hakiki rüzgar sürati bulunmalıdır. Anemometrelerin denizcilikte kullanılan yaygın cinsi dine’s anemometresidir.
 
ANEROİT BAROMETRE: Madenlerin esnekliğinden yararlanılmak suretiyle yapılmış olan barometrelerdir. 
 
ANGARYA: Esas görevi dışında yapılması istenen işlere denir.
 
ANTEN: Elektromanyetik dalgaların hapsedilmesi veya toplanması için yüksek bir yere gerilmiş veya çubuk şeklinde yapılmış olan tertibatlardır. Antenler için en uygun maden mıknatıslanma etkisi olmayan bakır ve alüminyum gibi madenlerdir.
 
ANTİ-FLASH : Harp gemilerinde yangın, patlama ve infilak neticesinde personelin açıkta kalan vücut kısımlarının yanmaması amacı ile, başa giyilen başlık ve kolları dirseklere kadar örten eldivenlerdir. Gemide görev yapan tüm personelde bulunur.
 
ANTİSİKLON: Barometre basıncının yüksek olduğu atmosfer sahalarıdır. Antisiklonda basınç, merkezden dışarıya doğru azalır.
 
ANTİSİKLON RÜZGÂRLARI: Atmosfer basıncının yüksek olduğu sahalarda meydana gelen rüzgârlardır. Antisiklon rüzgarları saat yelkovanı yönünde ve dışarıya doğru eserler.
 
APAZLAMA: Borda, kemere yönüne denilir.
 
APAZLAMA SEYİR: Rüzgârı borda, kemere yönünde alarak yapılan yelkenle seyirlere denir. 
 
APIŞTIRMAK: Demirler arasındaki mesafe ve zincirler arasındaki açı pek yakın olmamak üzere çifte demir atmaktır. Bu şekilde demirlemekten maksat dar olan liman sahalarında geminin gezmesine engel olmak içindir. 
 
APİKO: Vira demir esnasında zincir uzunluğunun deniz derinliğine eşit olduğu andır. Bu durumda demir yatmış vaziyettedir. 
 
ARA LİMAN: Ana limanlar arasında kalan ve zorunlu hallerde gidilen limanlardır. 
 
ARABACI MUMU: Eski gemilerde el şimşeklilerinde ve cephanelik fenerlerinde kullanılan, diğer cins mumlara oranla daha dayanıklı bir cins mumdur.
 
ARAP BOCİSİ / BOCUSU: Fıçı veya bidon gibi yuvarlak olan eşyaları yüksektekibir yere çıkarmak için uygulanan bir yükleme şeklidir. 
 
ARAP CEVİZİ: Halattan yapılmış bosaların kollarının açılmaması için halatın çımasına yapılır ve her kolun kendisinden sonra gelen iki kolun altından geçirilerek yukarıya doğru çekilmesi ile yapılır. Buna gerdel veya piyan cevizi de denilir. 
 
ARİVA: Yelkencilerin, yelkenleri açmak veya sarmak için direklere çıkmaları maksadıyla verilen komuta denir. 
 
ARİYA KÜREK: Puta durumunda tutulan küreklerin usulüne uygun olarak içeri alınarak oturaklar üzerine konulmasıdır.
 
ARİYET: Yedek manasında kullanılan bir terimdir. Yelkenli gemilerde, kırılan direk veya serenlerin yerine konulmak üzere gemilerde bulunan yedek direk ve serenlere ariyet direk, ariyet seren denir.
 
ARİYET DÜMEN: Herhangi bir sebepten dümen yelpazesi parçalandığı veya yok olduğu zaman tekneyi mümkün olduğu kadar idare edebilmek için yapılan
eğreti dümene denir.
 
ARİZİ İNHİRAF: Manyetik pusula yönü ile manyetik meridyen arasında kalan açıdır. Arizi inhiraf gemi pruvasının bulunduğu yöne göre değişir. 
 
ARİZİ İNHİRAF CETVELİ: Gemi pruvasının (rota) bulunduğu muhtelif yönlerde elde edilen arizi inhirafları gösteren bir cetveldir. Arizi inhiraf cetveli muhakkak surette yapılmalı ve köprü üstünde bulundurulmalıdır.
 
ARYA: Yelkenin, sancağın veya çubukların aşağıya indirilmesine denir. (Arya sancak, arya kürek.) Tokadaki bir sancağın indirilmesi için verilen komuttur.
 
ARYA KÜREK : Küreklerin sudan çıkartılıp palalar başa gelecek şekilde alabandalara oturaklar üzerine istif edilmeleridir.
 
ARMA: Gemi güvertesinden yukarıda bulunan direk, seren yelken ve bunların üzerlerine bulunan tüm halat ve donanımlara denir. Bu donanımlardan sabit olanlarına arma, hareketli olanlarına selviçe denir.
 
ARMA BOZUNTUSU: Vasıfları bozulmuş ve kullanılmayan eski halatlara denir. Bu halatların kısmen sağlam kalmış olan kısımları ayrılarak örülür ve paspas veya palet yapmak için kullanılır.
 
ARMA BUDAMAK: Top ateşi ile düşman gemilerinin direk ve yelkenlerini parçalamaya denir. 
 
ARMA BUDATMAK: Fırtına sebebi ile direk, seren ve yelkenlerin kopmasıdır. 
 
ARMA BRANDA: Brandaların (hamakların) yatmak üzere erat mangalarında bulunan yerlerine kurulması. Arma branda terimi aynı zamanda, yatma saatini de ifade eder.
 
ARMADOR: Armaları donatan, yerlerine koyan ve gemi dahilinde armalarla ilgili her türlü işleri gören yetişmiş personeldir. 
 
ARMADORA: Selviçeleri bağlamak üzere alabandalara konulan ağaç veya demirden yapılmış yerler. 
ARMADORA ÇELİĞİ: Selviceleri armadorlara bağlamak için armadorlar üzerindeki deliklere geçirilmiş demir veya ağaçtan yapılmış çeliklerdir. Bu çelikler genel olarak 10-18 pus boyunda ve 1,5-3,25 pus kalınlığında yapılırlar.
 
ARMADORA ÇEMBERİ: Ana direklerin güverteye yakın kısmı üzerinde bulunan demir veya pirinçten yapılmış çemberlerdir. Bu çemberlerin üzerindeki yuvalara geçmiş olarak armadora çelikleri bulunur. Direk diplerine bağlanması gereken selviçeler bu çeliklere volta edilir. 
 
ARMADOR MAĞAZASI: Armadorlara ait her türlü malzemelerin bulunduğu bölmeye denir. 
 
ARMA DOLDURMAK: Direk ve direkler üzerindeki çubukların sert rüzgârlarda esnemesine engel olmak için ana armaların boşluklarını almaya denir. 
 
ARMADA HALATI: Gırıva fışka palangalarını küpeşteden idare etmek üzere birer çımaları her iki palanganın alt makaralarındaki kancalara bağlanmış diğer çımaları küpeşteye alınmış halatlardır. Bu halatlar yardımı ile palangalar sallanarak gırıva kancası demirin anelesine takılır.
 
ARMADOR MENGENESİ: Tel halatlara kasa yapmak için halat çımasını bedeni üzerine sıkan özel yapılmış mengenedir. 
 
ARMA SOYMAK: Hareket edebilen armaların onarımı veya kışın yağmur ve kardan zarar görmemeleri için yelkenlerin aşağıya indirilmeleridir. 
 
ARMA ETMEK: Herhangi bir şeyi yerine kaldırmaya, yerine koymaya, bağlamaya, hazırlamaya denir. 
 
ARMA GRANDİ: Küçük mantikapan ve adi palangadan ibaret olan halat. 
 
ARMUZ: Güverte döşeme tahtalarının veya ahşap teknelerde borda kaplama tahtalarının uzunlamasına birleştiği yerlere denir. 
 
ARMUZ AÇMAK: Ahşap teknelerin kalafat edilmeleri için armuzlarda bulunan eski kalafat malzemelerinin çıkarılması suretiyle armuzları açmaya denir. 
 
ARMUZ KAPLAMA: Borda veya güverte kaplama tahtalarının uzunlamasına ve kenar kenara birleştirilmesi suretiyle yapılan bir kaplama usulüne denir. 
 
ARMUZ TUTMAK: Tabura geçen personelin bir hizada durmalarını temin için ayakkabı burunlarını armuz hizasına getirmeleridir. 
 
ARYA ETMEK: Bir halat vasıtasıyla yukarıdaki bir yere çekilmiş olan seren, yelken, flama, fors, flandıra, işaret sancağı ve milli sancak gibi şeylerin aşağıya indirilmesidir. 
 
ARYA KÜREK: Puta vaziyetinde duran küreklerin kürek palaları baş tarafa gelmek üzere alabandalar tarafına ve oturaklar üzerine konulması için verilen komuta denir. 
 
ARYA SANCAK ZAMANI: Milli sancakların güneşin batışı ile indirilmesi, arya edilmesi zamanıdır. Arya sancak zamanı, deniz almanaklarından her gün için hesap edilmek suretiyle bulunur. Seyir halindeki gemiler arya sancak zamanı gelmiş olsa da milli sancaklarını gemi demirleyinceye kadar arya etmezler. Gündüzleri mili sancağın arya edilmesi, usulüne uygun törenle yapılır. Arya sancak zamanından sonra demirleyen gemilerde demirin fundosu ile birlikte milli sancak hiçbir tören yapılmadan arya edilir.
 
ARYA SOFRA: Yemek masalarının öğün zamanından önce açılarak, yemeğin yenmesine sofranın hazır hale getirilmesidir. 
 
ASKI İZBİROSU: Kürek, seren, gönder gibi şeylerin ayak altında bulunmadan yüksek bir yerde muhafaza edilmeleri için kullanılan bir tarafı kasalı, diğer çıması cevizli veya her iki tarafı kasalı izbirolardır. Harp gemilerinde askı izbirosu yerine menteşeli demir lamalar kullanılmaktadır. 
 
ASKIYA ALMAK: Herhangi bir sebeple batma tehlikesine maruz bir gemi veya deniz aracının bordaya alınması suretiyle emin bir yere veya sığ suya getirilmesi için usulüne uygun olarak bağlanmasıdır. Askıya almak tek veya çift gemiyle yapılır.
 
ASKI MAPASI: Bir gemi demirini kaldırmak için, demirin bedenine konmuş olan mapadır.
 
ASKI TERAZİSİ: Alt tavanın istenilen seviyede durmasını sağlayan borda iskelesi aksamıdır. 
 
ASLİ CİHETLER: Bkz. Ana cihetler. 
 
ASMAKÖPRÜ: Kasaraları kasaralara veya köprüleri kasaralara bağlayan ve geçişi sağlayan güverte üstündeki yollardır. Çoğunlukla tankerlerde bulunur.
 
ASMA PUSULA: Kemerelere, yalpa çemberleri içine alınmış, baş aşağı asılmak üzere yapılmış pusulalardır.
 
ASTAR: Selviçelerin dokundukça yelkenlerin mezo, gargafundo, salaburun ve hamaylı yakalarını yıpratmaması için yelkenlerin yakalarına çepeçevre dikilmiş olan ikinci kat brandalardır. 
 
ASTARLAMAK: Yelkenin astarlanmasıdır. 
 
ASTARYA MÜDDETİ: Navlun mukavelesinde yükleme ve boşaltma için tahsis edilmiş olan günlerin sayısını ifade eden terimdir. Astarya müddeti uzadığı taktirde yükleyici günlük bir tazminat öder. Eğer gemi çok uzun bir süre hareketsiz kalacak olursa günlük tazminat müddeti arttırılabilir.
 
ASTROĞRAF: Yıldız yükseklik eğrilerini harita üzerine irtisam (izdüşüm) ettiren bir alete denir. Astroğraf; enlem, vakit ve mikyasa göre ayar edilir. Zaman ayarı alet tarafından otomatik olarak tanzim edilir.
 
ASTROİT: Güneşin etrafında dönen küçük gezegenlerden her birisidir. Bunlara planetoit de denilir.
 
ASTRONOMİK ARZ: Yer çekimi yönü ile ekvator düzlemi arasındaki açıdır. Yer çekimi; yerin tam bir küre olmayışı sebebiyle daima yer yüzeyine dik değildir. Dik olmayışından dolayı meydana gelen hataya mevki hatası da denir. Bu hatanın miktarı nadiren 30 saniyeyi geçer.
ASTRONOMİK SEYİR: Gök cisimlerinden faydalanmak suretiyle mevki tayini için yapılan bir seyir çeşididir. 
 
ASTRONOMİK TAN: Güneşin ufkun altında ve 18 derecedeyken bulunduğu andır. 
 
ASTRONOMİK ÜÇGEN: Yüksek kutup başucu ve gök cismini üzerinde bulunduran ve gök küresi üzerinde çizildiği farz edilen üçgene denir. Genellikle bir gök cisminden yapılan gözlemlerin çözümünde kullanılır.
 
AŞIRMA : Herhangi bir şeyi bir taraftan diğer tarafa geçirmektir.
 
AŞIRMA KÜREK: Her oturakta bir kürekçi oturmak ve kürekçilerin çapraz oturmaları suretiyle küreklerin tanzim edilmesidir. Daha ziyade kiklerde bu şekilde kürek çekilir. 
 
AŞIRMA SUGRA: Borda ve güverte kaplama tahtalarının dar olan uç kısımlarının bir hizaya gelecek şekilde döşenmesidir. 
 
AŞIRMA YELKEN: Rüzgar durumuna göre sereni ile birlikte direğin bir tarafından diğer tarafına kavanca edilebilen yelkene denir. Bu yelkene pıraçire yelkeni de denilir.
 
AŞIRTMA PRAÇERA YELKEN: Kavancalı seren yelkenine denir.
 
AŞOZ: Borda kaplama tahtalarının omurga ve bodoslamaya girdiği oyuktur. 
 
ATEŞÇİ: Gemilerde kazan önlerinde ocaklarda ateş yakmakla görevli personele denir.
 
ATNALI KASA: Bkz. Nal kasa. 
 
AVADANLIK: Herhangi bir işin yapılmasında kullanılan yardımcı alet ve malzemelere denir. 
 
AVANS NAVLUNU: Mukaveleye göre yüklenen bir yükün navlunu, varış limanında yükün alıcılara teslimi üzerine ödenen paradır. 
 
AVARA: Gemi veya sahile yanaşmış bir deniz aracının hareket etmesi için verilen komutadır.
 
AVARA KEMERESİ: Römörkör ve kurtarma gemilerinin kıç taraflarında bulunan ve küpeşteden küpeşteye kadar uzanan daire yayı şeklindeki kemereye denir. 
 
AVARA MANİVELASI: Vinç kaldırıcısının vinç makinesi ile irtibatını kesen manivelaya denir. 
 
AVARYA: Deniz yolculuğundaki olağanüstü giderlerin, gemi veya yükte meydana gelecek bütün hasarları ifade eden terimdir. 
 
AVARYA BONOSU: Büyük avaryanın doğmasına sebep olan olağanüstü fiilinin, yük sahiplerinin kendilerine düşen hisseyi ödemeyi yükümlendiklerinde tanzim edilen bonodur. 
 
AVARA DİSPEÇİLERİ: Deniz yolculuğunda ilgili taraflar arasındaki zarar ve masrafları taksim ve hangi masrafların küçük hangi masrafların büyük avarya olduğunu tayin eden ihtisas sahibi, tecrübeli kişilere denir.
 
AVARYA TEBLİĞİ: Avarya dispeçileri tarafından tanzim edilen ve büyük avaryaya iştirakini detaylı gösteren tebliğe denir. 
 
AVİZO: Muhabere ve irtibat hizmetlerinde kullanılan süratli, hafif gemilerdir.
 
AYAK BASTİKA: Bkz. Ayak torno. 
 
AYAK KAFESİ: Lumbarağızları veya köprü üzerlerinde ayakların güverte ile temasını kesmek için ağaçtan yapılmış kafestir. 
 
AYAK PALETİ: Ayakkabıların altlarını silmek için eski halatların (arma bozuntusu) örülmesi suretiyle yapılmış paletlerdir. Bunlara paspas da denir.
 
AYAK TORNO: Donatılan bir halat bedenini herhangi bir yerinden geçebilecek şekilde yapılmış mandallı ve menteşeli makaraya denir. 
 
AYAKUCU: Başucu noktasından 180 derece açısal mesafede bulunan noktaya denir. 
 
AYANDON: Ocak ayının sonlarına doğru esen şiddetli ve soğuk fırtınadır. 
 
AYBOCİ/AYBOCU: Irgatın aksi yönde çalıştırılarak zincirin veya fenerin üzerindeki halatın denize doğru yavaş yavaş bırakılması için verilen komuttur. 
 
AYDOS VARDİYA: Vardiya nöbetlerinin saat 16-18 ve 18-20'ye kadar olanıdır. Öksüz vardiya da denir. 
 
AYI ISKARMOZ: Bkz. Yarımay ıskarmoz. 
 
AYI BACAĞI: Rüzgarı pupadan alarak seyreden yelken gemilerinde açevele gönderleri kullanılarak iskotaların birini sancak, diğerini iskele bordaya doğru açmak suretiyle yelkenlerin rüzgarla dolmasını sağlamak ve süratli gitme imkanını veren, yelkenle seyir usulüdür. 
 
AYKIRI SEYİR: Rotaları birbirlerine nazaran ters yönde veya bu yönlere yakın bir rota izleyerek yapılan seyirdir. 
 
AYKIRLAMA: Akıntı veya rüzgar tesiri ile demir üzerinde yatan bir geminin demir istikametinin, aksi istikametinde salmasıdır. 
 
AYNA: Deniz içini incelemek üzere bir tarafından su geçirmez şekilde camla kapatılması ile yapılan, gözlem aletidir. 
 
AYNA: Dürbüne verilen diğer bir isimdir. 
 
AYNA KIÇLI: Kıç tarafları sivri olmayıp kemere istikametinde düz olan tekne. 
 
AYNALIK: Filika, bot, patalya gibi ufak deniz araçlarında kıç bodoslama üzerine konulan düz satıhlardır. Dümenin üst iğneciği aynalık üzerinde bulunan yuvasına girer.
 
AYNALIK TAHTASI: Ufak deniz araçlarının havuzluğunda oturanların, arkalarını dayamaları için kemere istikametinde konulan alabandadaki yuvalarına girip çıkabilen tahtalardır. Aynalık tahtası üzerinde aracın, sancakla muhaberede kullanılan çağırma ismini belirten sancakların renkli şekilleri bulunur.
 
AY TİPİ MATAFORA : Matafora dikmeleri, ıskaçalardan hareketli donanımlardır. Bu tip mataforalar da dikmeler yarım ay tipindedir. Bir el manivelası ile veya güçle çalıştırılarak dişli mil sayesinde içeri ve dışarı doğru hareket ederler.
 
AYVAZ: Gemilerde doktor yanında çalışıp yardımcı olan erlere denir.
 
  Bugün 18 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol