ÇABUK ŞİMŞEKLİ FENER : Dakikada 60'dan az olmayan şimşek gösteren fenere denir.
rn
rn
ÇAÇA: Ticaret gemilerinde, öğretici usta gemicilere verilen addır.
rn
rn
ÇAKAR : Sahillere veya tehlikeli sığ sulara konulan ve kısa aralıklarla yanıp sönen ufak fenerlere denir.
rn
rn
ÇAKALOZ: Eskiden, kürekle yürütülen, güvertesiz küçük savaş gemilerine konulan hafif toplara denir.
rn
rn
ÇAKI CEVİZİ : Deniz okulları öğrencileri ile inzibat erlerinin kullandığı, silistreleri ve porsunların çakılarını bağlamak ve boyunlarında asılı bulundurmak için yapılan ve bir kolu hareketli olan cevizdir.
rn
rn
ÇALIM : Geminin baş ile kıçı arasında inik meyil veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar kesime denir.
rn
rn
ÇALIMLI : Yapısı dar ve baş tarafları kıç taraflarına nazaran yüksek olan teknelere çalımlı tekne denir.
rn
rn
ÇALKANTI SACI : Kısmen doldurulmuş tanklardaki mazot, motorin su gibi maddelerin ağır denizlerde yalpalardan dolayı hareketini asgari dereceye indirmek için tankların içine gemi boyuna doğru konulmuş saç levhalara denir.
rn
rn
ÇALPARA : Gemilerde, iç kısımlar ile irtibatı olan deliklerden deniz suyunun içeri girmemesi için deliklerin ağzına konulan ve bir tarafları menteşeli sac kapaklara denir.
rn
rn
ÇAMÇAK : Ufak deniz araçlarının sintinelerinde toplanan suları boşaltmak için ağaçtan yapılmış saplı kepçelerdir.
rn
rn
ÇAMLICA: Osmanlılar zamanında tuna nehrinde kullanılmış, çektiri türünden bir teknedir.
rn
rn
ÇAM KOĞUŞU: Gemilerin kemerelerinde kullanılmak üzere dört köşe ve uzun olarak kesip hazırlanan çam kütükleridir.
rn
rn
ÇAMUR DUBASI: Tarak gemilerinin dipten çıkardıkları çamuru yükleyip açıklara dökmekte kullanılan, dip tarafı açılıp kapanabilen dubaya denir.
rn
rn
ÇAN : Bkz. Kampana.
rn
rn
ÇANAKLIK : Yelkenli gemilerde gabya çubuğu kapelasından gelen armaların yapılmasında personelin işlerini kolaylıkla yapabilmeleri için ana direk üzerindeki mauna ve gurcatalar üzerine konulan ve etrafı korkuluk puntelleri ile çevrilmiş platformdur. Çanaklıklar gözcülük ve gözlem maksatları içinde kullanılır.
rn
rn
ÇANAKLIK ASTARI : Çanaklığa değen yelkenlerin aşınıp yıpranmaması için yelkenlerin kıç tarafa bakan yüzlerine dikilen ikinci kat astara denir.
rn
rn
ÇANAKLIK ÇALIMI : Çanaklığın çevresini oluşturan dairevi kısımdır.
rn
rn
ÇANAKLIK FENERİ : Komutan gemisini belirtmek için çanaklık üzerinde yakılan fenerdir. Daha ziyade yelken gemilerinde kullanılır.
rn
rn
ÇANLI ŞAMANDIRA : Denizlerdeki sığlıkları veya bankları belirtmek üzere konulan ve üzerlerinde bir çan bulunan şamandıraya kullanılır.
rn
rn
ÇAPA : Gemileri su üzerinde sabit tutmak için bir halat veya zincire bağlı olarak denize bırakılan ve muhtelif şekil ve gemilerin ağırlıklarına göre değişik ağırlıkta olan demirlerdir. Genellikle çapa yerine demir terimi kullanılmaktadır.
rn
rn
ÇAPAR: Samsun ve civar sahillerde eskiden kullanılan takadan büyük, kürekle veya aşırmalı yelkenle yürütülen ticari teknelere denir.
rn
rn
ÇAPARİZ : Yapılmakta olan bir işin veya manevranın yapılmasını engelleyici bir durumun ortaya çıkması suretiyle işin veya manevranın yapılmasının gecikmesini veya bir başka manevranın yapılmasını gerektiren durumdur.
rn
rn
ÇAPA TAHTASI : Ahşap teknelerin borda kaplamalarını sağlamlaştırmak için su kesiminin biraz altından başlayıp top lumbarlarının alt hizalarına kadar uzanan ve gemi boyunca devam eden kalın ağaç kaplama tahtalarına denir.
rn
rn
ÇAPRAZ BAĞ LEVHASI: Güverte kemerlerine aykırı olarak konulan ve uçları alabandalara bağlanan yassı çubuklara denir.
rn
rn
ÇARESİZ BASTİKA : Gemilerde dümen yekelerinin gerektiği hallerde, özellikle fırtınalı havalarda veya dümen arızaları sebebi ile dümene kumanda edilemediği hallerde dümeni bir taraftan diğer tarafa çevirmek için kullanılacak donanımların donatılması için alabandalara konulan bastika.
rn
rn
ÇARKÇI: Makine ile yürütülen gemilerde genel olarak makine bölümü personeline verilen ad.
rn
rn
ÇARKÇI BAŞI: Makine bölümü personelinin en kıdemlisine verilen addır.
rn
rn
ÇARK KAPORTASI: Makine dairelerine inmek üzere güverteye açılmış kaportalara denir.
rn
rn
ÇARMIK : Ana direk ve gabya çubuklarını borda istikametinde tutmak için halattan yapılmış donanımlardır.
rn
rn
ÇARMIK BASTİKASI : Bir dilinden gabya matilyası diğer dilinden torsolom halatı donatılan ve yekpare ağaçtan yapılmış iki adet bastikadır. Buna ikiz bastika da denilir.
rn
rn
ÇARMIK BOĞATASI : Boşalan çarmıkları doldurmak için çarmıkların güverte tarafındaki kısımlarına bağlanmış ve deliklerinden filadora geçirilmiş olan boğatalardır.
rn
rn
ÇARMIK BONCUĞU : Armadoralara gelen selviçeleri düzgün tutmak ve neta bulundurmak için küpeşteye konulmuş bir veya iki delikli boğatalardır.
rn
rn
ÇARMIK BOĞATASI: Çarmıkları doldurmak için çarmıkların güverte tarafındaki kısımlarına bağlanmış ve deliklerinden filadora geçirilmiş olan boğatalardır.
rn
rn
ÇARMIK BOSASI : Çarmıkları doldurmakta kullanılan bir tarafı cevizli, diğer tarafı kasalı bosaya denir. Kasalı çımasında filadorluk olarak kullanılmak üzere bir salvo bulunur.
rn
rn
ÇARMIK BÜKÜMLÜ HALAT : Ortasında kendir halattan bir fitili bulunan ve sağa bükümlü olarak yapılmış dört kollu halatlardır.
rn
rn
ÇARMIK CEVİZİ : Bkz. Patrisa cevizi.
rn
rn
ÇARMIK FİLADORU : Çarmıkları germek için kullanılan boğatalardan geçen halata denir.
rn
rn
ÇARMIK LANDA DEMİRİ: Ucuna çarmıkları geren ve bordalara doğru sıkan bir boğatanın tutturulduğu demir çubuktur.
rn
rn
ÇARMIK PALANGASI : Alt makarası ikişer dilli ve kancalı iki makaradan yapılmış olan ve çarmıkların gerilmesinde kullanılan palangaya denir.
rn
rn
ÇARMIK PALETİ : Serenlerin, prasya olduklarında yelkenlerin çarmıklara değen kısımlarının yıpranmaması için çarmıkların üzerlerine sarılan palete denir.
rn
rn
ÇARMIK PİYANI : Çarmıkların çanaklık altlarına gelen çımalarına yapılan piyandır.
rn
rn
ÇARPIŞMA : Bkz. Çatışma.
rn
rn
ÇARTER MUKAVELESİ : Geminin tamamını veya bir bölümünü veyahut muayyen bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı denizde taşımayı taahhüt eden mukaveleye denir.
rn
rn
ÇARTER PARTİ : Carter mukavelesini belgeleyen ve taşıyan ile taşıtan arasında düzenlenen belgedir.
rn
rn
ÇATAL : Yarım serenlerin, gizlerin ve bumbaların pruvaya bakan taraflarına gelen kısımlarına yapılmış yarım yuvarlak oyuk.
rn
rn
ÇATAL BAŞI : Bkz. Çatal yakası.
rn
rn
ÇATAL İSTİNGA : Bkz. Randa bumbası dik ventosu.
rn
rn
ÇATAL KASA : Bir halatın çımasına yapılan büyükçe bir kasanın, ortasından kesildikten sonra oluşan iki çımasına yapılan iki kasadan meydana gelen çatal şeklindeki kasaya denir.
rn
rn
ÇATAL MAPASI : Yarım serenlerle gizlerin çatallarında bulunan ve üzerlerine çatal palangasının takıldığı mapaya denir.
rn
rn
ÇATAL PATASI : Çatal yakasını serenin topuğuna bağlamak için gradin halatının kros yapılması ile meydana gelen halat aneleye denir.
rn
rn
ÇATAL YAKASI : Yan yelkenlerinin seren yakalarının çatal tarafına gelen köşesi. Bu köşeye çatal başı da denir.
rn
rn
ÇATANA: Filika büyüklüğünde motorlu tekneye denir.
rn
rn
ÇATAPATA: Gemi sahipleri ile tüccarlar arasında kullanılan mukavelelere denir.
rn
rn
ÇATAL PİMLİ KİLİTLER : Bu tip kilitler uzun müddet kilitli kalacak arma donanımlarında kullanılırlar. Harbisi düzgündür. Harbinin yerine oturmasından sonra çıkmaması için, harbi üzerindeki deliğe pim takılır.
rn
rn
ÇATLAK : Dalgaların sahil ve kayalara çarpması veya sığlıklara yığılması ile çatlayıp köpürmesine denir.
rn
rn
ÇATLAMA: Dalgaların rüzgarın etkisi ile yükselerek kırılmasına denir.
rn
rn
ÇATMA : Biri deniz aracı olmak üzere iki veya daha fazla deniz aracının birbirleri ile çarpması olayıdır. Kusurlu, kusursuz ve kıyasen olmak üzere üç kısma ayrılır.
rn
rn
ÇATI TARAKLAMASI: Postalar arasına takoz konularak ve durularak yapılan destektir.
rn
rn
ÇAVALYE: Balıkçıların tuttukları balıkları içine attıkları sepete denir.
rn
rn
ÇAYKA: Osmanlı donanmasında Karadeniz kıyılarında kullanılan iki yada üç toplu altı düz kıyı koruma gemisine denir.
rn
rn
ÇEKEK YERİ : Küçük deniz araçlarının karina ve diğer aksamlarının sualtı bakımlarının yapılması için teknenin deniz içine indirilmiş kızak üzerine oturtularak sahile çekildiği hafif meyilli yere denir.
rn
rn
ÇEKEVELE: Kıçı yüksek, hızlı giden eskiden kullanılmış yelkenli gemiye denir.
rn
rn
ÇEKİÇ RASPA : Boya veya paslı yüzeylerin temizlenmesinde kullanılır. Şekli çekice benzer olup, her iki tarafı da keskindir. Sapı ağaç veya demirdendir.
rn
rn
ÇEKTİĞİ SU : Gemilerin su kesimlerinde omurgaları istikametine kadar olan düşey mesafedir. Geminin çektiği su başta, vasatta ve kıçta ayrı ayrı olduğundan bunları ölçmek üzere gemilerin baş, vasat ve kıç bordalarına romen rakamları ile markalanırlar. Bu rakamlara kana rakamları denir.
rn
rn
ÇEKTİRİ: Yelkenli olmakla beraber küreklede yürütülen hem savaş, hem de ticaret için kullanılmış eski tip bir gemidir.
rn
rn
ÇEKTİRME: Çektiriye verilen diğer bir addır.
rn
rn
ÇELİK : İki kasayı birbirine ve bir kasayı bir halata tutturmak için baş tarafları yuvarlatılmış ortası oyuk çubuktur.
rn
rn
ÇELİK BAŞI : Veleistralya, Podkruva, Randa yelkenlerinin seren yakalarının seren tarafına gelen köşelerine denir. Bu yakalara çatal yakası da denilir.
rn
rn
ÇELİK HALAT : Ağır yüklerin kaldırılmasında dümen donanımlarında, mataforalarda, vinç ve sabit armalarda kullanılan galvanizdenmiş çelik tel halatlardır.
rn
rn
ÇELİKLEMEK : Çatal kasanın kasalarından birini diğerinin içinden geçirerek geçirilen kasanın içine çelik geçirmeye çeliklemek denir. Çeliğin çekilmesiyle kasalar ayrıldığından birçok yerlerde özellikle seren ve direklere makara donatmakta kullanılır.
rn
rn
ÇEMBER : Mastalya, gerdel ve bu maksatlar için kullanılan bu tip eşyaların tahtalarını kuvvetlendirmek için etraflarına sarılan şerit tele denir.
rn
rn
ÇEMBER KAYIK: Kıç tarafı yuvarlak kayığa denir.
rn
rn
ÇENE : Baş bodoslamanın omurgaya yakın kısmında meydana gelen hafif yuvarlaktır.
rn
rn
ÇENEKENT : Ahşap teknelerde bodoslama ile omurgayı birbirine kuvvetlice bağlamak için bodoslama eninde boydan boya konulan demir, bakır ve pirinçten yapılmış kuşaktır.
rn
rn
ÇEVİRME SAPAN : Dikiş yapılmadan yapılan makara sapanına denir. Üç kollu halatların bir, dört kollu halatların iki kolunu kolların büküm istikametinde çevirmek suretiyle yapılır. Bu sapana simit sapan da denilir.
rn
rn
ÇIKRIK BÜKÜMÜ HALAT : Kullanılmış ve yıpranmış bir halatın sağlam olan tellerinin çıkrıkla sağa bükülerek yapılan yumuşak küçük burgatalı halata denir.
rn
rn
ÇIMA : Lif ve tel halatların her iki ucuna denir. Bazen bir yada bir buçuk metre uzunluğundaki halatlara da çıma denir.
rn
rn
ÇIMACI : Gemilerin iskelelere yanaşmaları sırasında halatları iskeleye veren gemi personeline denir.
rn
rn
ÇIMA DİKİŞİ : İki halatın çımalarının birbirine eklenmesi için yapılan dikiştir. Bu şekilde yapılan dikişli halatlar makara ve boğatalardan geçemeyeceği için bu dikiş yerine matiz dikişi yapılmalıdır.
rn
rn
ÇIMA EKLEME: Sonuna gelmiş bir halatın biraz daha sağılması gerektiği zaman bu halata diğer bir halatın çımasının eklenmesine denir.
rn
rn
ÇIMA İLE GİTMEK: Bir geminin liman içinde halat manevrası ile yer değiştirmesine denir .
rn
rn
ÇIMA KAVELYESİ : Halat çımalarının kollarının açılmaması ve çımaların herhangi bir yerden kolaylıkla geçmeleri için çımadaki flesaların alınması suretiyle çımaya konik biçim vererek üzerine örgü yapılması suretiyle halat çımasının sivri bir şekil almasına denir.
rn
rn
ÇIMA PİYANI : Halatlar kesildiği zaman çıma kollarının açılmamaması için çımaya ince ıspavlo veya gırcıla ile yapılan sarma işlemine denir.
rn
rn
ÇIMA KAYBETME PİYANI : Bupiyan çoğunlukla façunalarda kullanılmasına rağmen, halat çımaları flesalanmasın diye halat çımalarına da yapılabilir.
rn
rn
ÇIMARİVA : Yelken gemilerinde personelin armaya çıkmaları için verilen komuttur. Personelin bir merasim için belirli bir düzen içinde gemi üzerinde mevki almalarına da çımariva denir.
rn
rn
ÇIRÇIL : Fıçı, bidon ve varil gibi cisimleri kaldırmak için iki ayaklı ve ayaklarının uçlarına kanca veya demirden yapılmış tırnakları bulunan tel veya zincir sapana denir.
rn
rn
ÇIRÇIR : Ağır cisimleri kaldırmak için zincir donanımlı ve demirden makaraları olan palangalardır. Bunlara cayraskal da denir.
rn
rn
ÇIRGINA : Kırılan bir direk veya sereni sağlamlaştırmak için yanlarına ağaçlar çakıp, bu ağaçları birkaç yerden halatlarla sarılıp kuvvetlendirme işlemine denir.
rn
rn
ÇIRNIK: Tek ve yekpare direkli, avara serenli bir yelkenle bir gabya ve üç floku bulunan çektirmeden büyük yelkenli tekneye denir
rn
rn
ÇİFİTA: Kızak üzerinde yapılıp denize indirilmek üzere hazırlanan gemilerin yanlarındaki destekler alındığı zaman dengede bulunmaları ve devrilmemeleri için altlarına ve baş ve kıç kruzlarına puntallarla yapılan desteklerdir.
rn
rn
ÇİFT AĞIZLI KANCALAR : Bu ip kancalar genelde vardevela telleri ile tente omurga tellerinin çımalarını sabitleştirmekte kullanılırlar. İç tarafa bakan yüzleri düz, dışa bakan yüzleri bombelidir. Takılacağı yere ilk önce biri oturtulup, ikincisi de aynı yerden geçirildikten sonra telin boşu alınır.
rn
rn
ÇİFTE DEMİR ATMAK : Geminin dar sularda veya fazla gemi topluluğu bulunan ıskarça limanlarda devamlı değişen akıntı ve rüzgar sebebiyle gemilerin demir üzerinde daire çizerek salmalarını önlemek maksadıyla iki demirin birden atılmasıdır. Demirler atıldıktan sonra zincirlerin birbirlerine sarılmalarını önlemek maksadıyla zincirleri karamusala vurmak gerekir.
rn
rn
ÇİFTE FLASA BAĞI : Ligadora ve mürnel yapmak için kullanılan halat liflerini birbirine bağlamak için yapılan düğüm/bağdır.
rn
rn
ÇİFTE İZBARÇO BAĞI : İzbarço bağının daha kuvvetli olmasını istediğimiz zaman veya halatın çıması elimizde olmadığı zaman yapılan bağdır. Bu bağa doblin izbarço bağıda denilir.
rn
rn
ÇİFTE İSKOTA BAĞI : İskota bağının daha kuvvetli olması için yapılan ve iskota bağının kullanıldığı yerlerde kullanılan bağdır. Burgataları farklı olan iki halatı birbirine eklemekte de kullanılır. Çifte sancak bağı da denir.
rn
rn
ÇİFTE KANCA : Ağız ağza kapandığı zaman tek bir kanca meydana getiren ve özel şekilde yapılmış kancaya denir.
rn
rn
ÇİFTE KANCA BAĞI : Kanca bağının kuvvetlendirmek için kanca üzerine çifte volta ile yapılan bağa denir. Bu bağa çifte kanca kros da denir.
rn
rn
ÇİFTE KAZIK BAĞI : Kazık bağını kuvvetlendirmek için kazık bağına bir volta ilavesi ile yapılan bağa denir.
rn
rn
ÇİFTELEMEK : Fırtınalı havalarda ilk atılan demiri sağlamlaştırmak için ikinci demirin atılmasına denir.
rn
rn
ÇİFTE PATRİSE CEVİZİ : İki halatı birbirine eklemek için kullanılan cevize denir. Açılan kollar karşılıklı olarak birbirlerinin arasından geçirildikten sonra iki tarafa birer gerdel cevizi yapılır ve kalan çımalar halat üzerine dikilir.
rn
rn
ÇİFTE SANCAK BAĞI : Bkz. Çifte iskota bağı.
rn
rn
ÇİFTE TİRFİL PLANGA : Bir kuvvetin beş katının elde etmek için biri üç diğeri iki tornodan ibaret makara/palangadır.
rn
rn
ÇİFTE YOMA BAĞI : Yoma bağını kuvvetlendirmek için yapılan bağdır.
rn
rn
ÇİPO : Demirin kollarına dik olarak demir bedeninin üst tarafında ve anelenin altında bulunan koldur. Admiraltı demirlerinde çipolar sabit veya oynayabilir şekilde Martin demirlerinde sabit olarak yapılırlar.
rn
rn
ÇİPO BAŞLIĞI : Sabit olmayan çiponun uç taraflarında bulunan kürelerdir. Kürelerden eğik tarafta olanı yerine vidalı olarak takılmıştır.
rn
rn
ÇİPO ÇEMBERİ : Sabit olarak iki parçadan yapılmış olan çipoları birbirine tutturmak için ağaçlar üzerine geçirilen demirden yapılmış çemberlerdir.
rn
rn
ÇİPO PABUCU : Mataforaya asılan demir çiposunun gemi bordasına değen ucunun bordayı zedelememesi için bordaya değdiği yere konulan ağaç takoza denir.
rn
rn
ÇİPO SİĞİLİ : Sabit olmayan çiponun yerinden çıkmaması için çiponun orta kısmında ve demir bedenine yakın yerinde bulunan delikten geçirilen demir çubuğa denir.
rn
rn
ÇİPOSUZ GÖZ DEMİRİ : Çiposu olmayan ve genellikle gemilerde, demirleme demiri olarak kullanılan demirlere denir. Bkz. Göz demiri.
rn
rn
ÇİSELEME : Çok ince ve toz halinde yağan yağmura denir.
rn
rn
ÇORAP BOSA : Manyetik mayınları taramada kullanılan tarama kablosunu bosalamada kullanılır. İnce çelik tellerden, boru şeklinde hasır örgü şeklinde yapılmışlardır. Arka kısımları çift sapanlı ve kasalıdır. Bu bosalar daha önceden kablo üzerine geçirilmiş durumdadır.
rn
rn
ÇORBACI: Ticaret gemileri personeli tarafından gemi sahipleri hakkında kullanılan eski bir deyimdir.
rn
rn
ÇÖRDEK : Yan yelkenleri ve flokları yerlerine kaldıran halatlara denir. Mantilaya da denilir.
rn
rn
ÇÖRDEK TORNOSU : Çördeklerin donatıldığı kolombirler üzerindeki demir sapanlı tornodur. Bunlara Kapeledora tornosu da denir.
rn
rn
ÇÖRDEK PATASI : Çördek yakasını serenin cundasına bağlamak için gradin halatının kros kırılması suretiyle yapılan aneleye denir.
rn
rn
ÇÖRDEK YAKASI : Lağ ve yan yelkenlerde seren yakasının gizin cundasına bağlandığı çördek patasının bulunduğu yaka/köşedir.
rn
rn
ÇÖRDEK YAKASI : Yan yelkenlerin seren yakalarının seren cundasına bağlandığı köşedir. Velena ve flokların yukarı çekilen üst köşeleridir.
rn
rn
ÇÖREK: Halatların ucundaki düğüme ve ipten yapılmış can yeleğine denir.
rn
rn
ÇUBUK : Ana direkler üzerindeki ikinci, üçüncü ve dördüncü direklere denir. Çubuklar; üzerinde bulundukları direklerin isimlerini alırlar. Pruva gabya çubuğu, pruva babafingo çubuğu, pruva kontra babafingo çubuğu gibi.
rn
rn
ÇULLANMAK: Denizlerin yükselerek güverteye yüklenmesine denir.
rn
rn
ÇÜRÜK BAĞI : Margarita bağı da denir.
rn
rn
ÇÜRÜK SU : Pervanelerin devrinden hasıl olan ve dümen suyu ile karışan köpüklü suya denir.