denizcilikofis
  FA-FZ
 
FAÇA: Geminin yüklü ve boş su kesimleri arasındaki veya her iki durumda deniz suyunun borda da bıraktığı izler arasındaki dik mesafeye denir. Denizdeki pislikler sebebiyle faça kirleneceğinden bu kirliliği örtmek için faça, bordaya nazaran daha koyu bir boya ile boyanır. 
 
FAÇA BOTU : Gemilerin bordasında çalışmak, bordaları ve façaları boyamakta kullanılan ağaç, saç ve fiberden imal edilmiş küçük bota denir. 
 
FAÇA BOYASI: Faça, geminin yüklü veya boş olması durumuna göre hava ve su ile devamlı olarak temasta bulunacaktır. Bu hal ise tekne saclarının çürümesine sebep olacaktır. Bunu önlemek için sac üzerine korozyona engel olan boya sürülürve bu boyanın üzerine de faça boyası sürülür.
 
FAÇA ETMEK: Seren yelkenlerini bir taraftan prasya olduğu halde kapatmak.
 
FAÇUNA: Halatların fazla sürtünmeye maruz olan kısımlarının yıpranmalarını önlemek için kısımlar üzerine gırcala veya mürnel sararak halatı korumaya denir.
 
FAÇUNALIK: Halatları façuna etmekte kullanılan gırcala, mürnel veya tel gibi ince halatlardır. 
 
FAÇUNA TOKMAĞI: Façunalık halatların, halat üzerine sıkıca sarılmalarını temine yarayan bir tarafı oyuk özel bir tokmaktır. 
 
FALAKA: Herhangi bir dikmeyi, sereni veya mataforayı istenilen durumda bulundurmak ve sağa sola dönmesine mani olmak için yapılan donanımdır. 
 
FALAKALI KASA: Bkz. Nal kasa. 
 
FALYE: Ağızdan dolma topların hartuçlarını ateşlemek için kuyruk kısımlarında bulunan deliktir. Buna falye deliği de denilir.
 
FALSO: Esmekte olan bir rüzgarın aniden kalmasına denir.
 
FALSO PATRİSASI: Fevkalade bir durum karşısında yedek olarak kullanılmak üzere başa kıça alınarak doldurulan fazla patrisalardır.
 
FALSO PUSULA: Üzerinde manevra problemleri çözülen levhaya denir. Manevra levhasıda denir.
 
FAN: Gemi alt bölmelerini havalandırmaya yarayan elektrik motorlu makinalardır. 
 
FARŞ: Sintineler üzerine konulan ensiz tahtalara denir. Ticaret gemilerinde dabılbatumlar üzerine konulan kalın kalaslara da farş denir.
 
FARŞ TAHTASI: Filika gibi ufak deniz araçlarında postalardan dolayı meydana gelen iç bükeyliği ortadan kaldırmak ve düz bir zemin temin edebilmek için sintineye konulan düz ve ensiz tahtalara denir. 
 
FAYDALI YÜK AĞIRLIĞI: Bir ticaret gemisinde bulunan ve para getirecek yüklerin tüm ağırlığına denir. 
 
FELEK: Ufak deniz araçları ile filika ve kiklerin sahile çekilmesi için omurgaların altına konulan yuvarlak kütüklere denir. 
 
FELEMENK KASA DİKİŞİ : Halatın çımasına kasa teşkil etmek üzere yapılan dikiştir.
 
FENER: Halat çımalarına yapılan cevizler bittikten sonra geriye kalan halat kollarına yapılan düğüme denir. 
 
FENER: Halatları vira etmek için ırgat üzerinde bulunan ve üzerine halat sarılarak vira etmeye yarayan iki tarafı şişkin silindirlerdir. 
 
FENER: Gemilerin seyir emniyetlerini sağlamak üzere sahillere ve tehlikeli yerlere konulan ışıklı araçların genel adı.
 
FENER TABLASI: Irgatların arıza yapması halinde ırgatı döndürmek için fener üzerinde bulunan ve ırgat manivelalarının geçmesi için yanlarında oyukları bulunan tabladır. 
 
FENER DUBASI : Üzerinde bir deniz feneri bulunan ağaçtan veya saçtan yapılmış dubaya denir. 
 
FENER GEMİSİ : Fener kulesi yapmaya elverişli olmayan sığlıklar ile tehlikeli yerlere demirlenen ve üzerinde feneri ile bakıcı personelin ihtiyaçlarını karşılayacak imkanları olan ufak gemi. Fener gemilerinin üzerlerinde sis düdükleri ile radyofarlarda bulunur. Genellikle kırmızıya boyamışlardır.
 
FENER KULESİ : Üzerinde deniz feneri bulunan taş, tuğla veya demirden yapılmış olan kuleye denir. 
 
FENER RİSALESİ: Dünya üzerindeki fenerlerin karakterlerini ve yapılarının evsaflarını gösteren kitaplara denir. 
 
FENER RUSUMU: Deniz fenerlerinin bakım, tutum ve idamelerini sağlamak üzere gemilerin tonajları üzerinden ve taşıyandan alınan belirli bir vergidir.
 
FENER ŞAMANDIRASI: Demirden yapılmış bir şamandıra üzerine konulan deniz feneridir. Fener şamandıraları genellikle sığlıklara, batık gemilerin civarına, tehlikeli sualtı engellerinin bulunduğu yerlere, kanallara ve geçit için taranmış su yollarının hudutlarına konulur. 
 
FENERLİK: Gemi elektrik devresindeki bir arıza sebebiyle fenerlerin sönmesi üzerine kullanılacak gazlı fenerlerin muhafaza edildiği yerdir. 
 
FERİBOT: İki sahil arasında yolcu ve kara aracı taşıyan özel surette yapılmış gemiye denir. 
 
FERSAH: Üç deniz miline eşit mesafe ölçüsü, 18240 yarda veya 5556 metreye denk gelir. Bu uzunluklar, milletlerin kabul ettiği ayrı ayrı uzunlukta olabilir.
 
FIÇI: Bir araya getirilerek çemberlerle tutturulmuş ensiz tahtalardan yapılan, sıvı madde doldurmaya yarayan, yuvarlak, karnı şişkin ve altı üstü düz kaptır.
 
FIÇI BAĞI: Bkz. Fıçı izbirosu. 
 
FIÇI HACMİ: Beş fit küplük hacme sahip olan bir hacim ölçüsüdür. 
 
FIÇI İZBARÇOSU: Ağızları açık olan fıçıları kaldırmak için fıçı üzerine yapılan bağa denir
 
FIÇI İZBİROSU: Fıçıları yan olarak kaldırmak için fıçı üzerine yapılan izbirodur.
 
FIÇI SAPANI: Fıçı, varil ve bidon gibi cisimleri yatay olarak kaldırmak için iki ayaklı ve ayaklarının uçlarına kanca veya demirden yapılmış tırnakları bulunan tel veya zincir sapana denir. 
 
FIRDÖNDÜ: Biri döndüğü zaman diğeri dönmeyen iki bakladır. Fırdöndüler daha ziyade gemi demirlerinin zincirle birleştiği zincir çımasına konulur. Fırdöndü, gemi demirliyken zincirin gamba almamasını sağlar.
 
FIRDÖNDÜLÜ BASTİKA: Kurtağızlarının iç tarafına konulan ve bir eksen etrafında dönen silindirlerden yapılmış bastikadır. Kurt ağızlarından geçirilen halatların, geminin hareketi ile kurtağzının iç kenarına sürtünmesi suretiyle yıpranmasını önler.
 
FIRDÖNDÜLÜ KANCA: Makaraların alt veya üstlerine takılan ve bir eksen etrafında dönen kanca. 
 
FIRDÖNDÜLÜ KURTAĞZI: Bkz. Fırdöndülü bastika. 
 
FIRİŞKA: Hızı saniyede 5-12 metre olan hafif rüzgara denir 
 
FIRTINA : Orta yükseklikteki dalgaları oluşturan ve hızı saniyede 12-20 metre olan rüzgardır. 
 
FIRTINA İŞARETLERİ : Çıkması muhtemel olan fırtınaları denizcilere daha önceden bildirmek için işaret istasyonları civarına veya kıyıların belirli yerlerine konulan direklere çekilen özel işaretlere denir. 
 
FIRTINA KÜPEŞTESİ : Ufak deniz araçları ile güverte çalımları az olan yelkenli ve motorlu teknelerde, denizli havalarda deniz sularının içeriye girmemesi için küpeşte üzerine dikilen puntellere tutturularak teknenin güvertesi boyunca gerilen branda bezine denir.
 
FIRTINA YELKENİ : Fırtınalı havalarda kullanılan ve normal yelkenlere oranla daha küçük boyutta ve daha kalın branda bezinden yapılmış yelkendir. 
 
FIŞKA ANELESİ : Fışka donanımını demire tutturmak için demir bedeni üzerinde bulunan aneleye denir. 
 
FIŞKA DONANIMI: Demirin tırnağını demir pabucuna oturtmak için kullanılan fışka mataforası üzerindeki donanıma denir. 
FIŞKA KAMÇISI: Fışka kancasına bağlı olan armoda/armada halatına denir. 
 
FIŞKA MATAFORASI: Griva mataforasının gerisinde bulunan mataforadır. Griva fışka matafora teşkilatı eski yelkenli gemilerde kullanılırdı. Zamanımızda daha ziyade yelkenli okul gemileri ile özel büyük yatlarda kullanılmaktadır.
 
FITA : Eni dar ve boyu uzun tek çifteden sekiz çifte kadar olan bir çeşit kürekli yarış teknesidir.
 
FİLADOR : Çarmıkları doldurmak ve bunları istenilen vaziyette bulundurmak için boğataların gözlerinden dolaştırılan halatlara denir. 
 
FİLADOR BAĞI : İki kasayı birbirine veya bir halat kasasını seren gibi herhangi bir şeye bağlamak için yapılan bağdır. Bu bağa marsipet bağı da denilir.
 
FİLADOR CEVİZİ : Çarmık filadorlarının çımasında kullanılan cevizdir. Bu ceviz ile filadorlar deste vaziyete getirilir. Liftin uskurlarının görevini yapan cevizlerdir.
 
FİLADORLU KASA : Bkz. Çatal kasa. 
 
FİLANDRA : Uçkurluk kısmı dar ve uca doğru incelerek darlaşan uzun bezdir. Flandralar, Türk Bahriyesinde gemilerin komutanı subay olduğu zaman tek direkli gemilerde pruva direğine, çift direkli gemilerde grandi direğine çekilen kırmızı şaliden yapılmış ve uçkurluk tarafında ay yıldız bulunan alamettir.
 
FİLARİ : Bir halat çımasının, kasa, anele ve direk gibi yerlerden birkaç kere dolaştırmaktır. 
 
FİLASA : Halat kollarını meydana getiren ve birkaç telin bir araya getirilerek ve bükülerek yapılan kalınca teldir. Sağa bükülerek yapılan kınnaplara da filasa denir.
 
FİLASA BAĞI: Mürnel veya Ligadora yapmak için birbirine bağlanacak kısa halat filasalarının düzgün olarak birbirine bağlanmasında kullanılan bir bağ şeklidir. 
 
FILEYŞIN : Geceleri ışıkla muhabere yapmak için direk şapkalarına veya serenlerin cundalarına konulan ve maniple vasıtasıyla yakılıp söndürülen fenere denir. 
 
FİLENDE ÇUBUĞU: Manyetik pusulaların tashihinde kullanılan çubuklardır.
 
FİLİKA  : Eski gemilerde personelin sahile gidip gelmeleri ve ikmal işleri için kullanılan ağaçtan yapılmış kürek ve yelkenle hareket eden büyük teknedir. Filikalar her oturakta iki kişi ve her küreği bir kişi çekmek suretiyle hareket eder. Oturak sayılarına göre üç çifte, beş çifte ve yedi çifte olmak üzere isimlendirilirler. Yedi çifteden büyük olanlarına işkampavya denir.
 
FİLİKA BİRAKİL ZİNCİRİ : Gemi güvertesindeki kalastraları üzerine oturmuş olan filika veya deniz araçlarının denizli havalarda devrilmemeleri için bir filikanın küpeştesine oturacak şekilde yassı ve kıvrık diğer ucu güvertedeki mapaya takılacak şekilde kancalı ve germek için liftinskurlu zincire denir. 
 
FİLİKA BOSASI : Mataforaya asılan filikaların palangalar üzerinde kalmasını önlemek için mataforaların cundalarında bulunan ve sintine mapası içinden geçirilerek palangalar üzerine sarılan ve tirentilerin laçka edilmesi ile ağırlığın üzerine bindiği halatlardır. 
 
FİLİKA DEMİRİ : Filika ve ufak deniz araçlarının demirlenmesi için kullanılan dört kollu demirdir. 
 
FİLİKA FİLAMASI : Filikaların, motorlu ve motorsuz ufak deniz araçlarının sancakla çağırma isimlerinin kıç aynalık tahtası üzerine yapılmış boyalı resimleridir. 
 
FİLİKA KANCASI : Filikaların bir yere yanaşırken veya avara ederken kullandıkları ucu kancalı göndere denir. Başta ve kıçta olmak üzere iki tanedir. 
 
FİLİKA MATAFORASI : Filikaların sudan kaldırılarak gemiye alınması için kullanılan matafora. 
 
FİLİKA MATAFORA VENTOLARI : Filika mataforalarını istenilen vaziyette bulundurmak için matafora cundalarındaki mapalara donatılmış uzun halatlardır. Bunlardan başa komuta edenine baş vento, kıça komuta edenine kıç vento denir.
 
FİLİKA PALETİ : Mataforaya asılı bulunan filika veya deniz araçlarının denizli havalarda sallanmamasını sağlamak üzere bir ucu matafora cundasına bağlı kalın brandadan yapılmış yassı paletlere denir. Filika asıldıktan ve filika bosasına vurduktan sonra bu paletler çapraz olarak dış taraftan dolaştırılır ve gerilerek matafora üzerindeki koçboynuzlarına volta edilir.
 
FİLİKA PUSULASI : Bkz. Bot pusulası. 
 
FİLİKA USTURMAÇASI : Filika ve ufak deniz araçlarının bir yere yanaştıklarında borda kısımlarının ezilmemesi veya boyalarının sıyrılmaması için bordalarında sarkıttıkları brandadan yapılmış ufak usturmaçalara denir. 
 
FİRAR KAPORTASI  : Yatay kaportaların ortasında bulunan bir insanın geçebileceği genişlikte, kaporta özellikleri taşıyan yuvarlak kaportalardır. 
 
FİLO  : Belirli savaş maksadına yönelik savaş gemileri filotillalarının oluşturduğu bir taktik kuvvet birliğidir. Harp filosu, Mayın filosu, Denizaltı filosu vs. gibi. 
 
FİLO ETMEK : Yelkenlerin işlemesi istendiği zaman geminin pruvasının rüzgar üstüne alınması suretiyle yelkenlerin söndürülmesine denir. 
 
FİLOTİLLA : Fırkateyn, muhrip ve muhripten daha küçük gemilerden teşekkül eden taktik birliktir. 
 
FİRAR YOLU : Bir tehlike anında makine veya kazan dairelerinde bulunan personelin güverteye çıkmaları için bu daireler ile güverte arasındaki silindir şeklindeki dik yola denir. 
 
FİRAR MERDİVENİ/İSKELESİ : Firar yolundan çıkacak personelin basmaları için demirden yapılmış dik basamaklara denir. 
 
FiRAŞKON : Çok ağır malzemeleri kaldırmak için kullanılan üç dilli iki makaradan ibaret palangadır.
 
FİRENGİ DELİĞİ : Gemilerin yalpa vurması ile güverteye gelen suların, yağmur sebebiyle güvertede toplanan suların veya güvertenin yıkanması sırasında kullanılan suların denize akmaları için yalı kütüklerinden veya bir ağzı güvertede diğer ağzı bordada olan ve gemi içinden geçen borunun bordadaki ağzına denir. 
 
FiRENGİ ÇALPARASI : Gemilerin yalpaya düştüklerinde firengi deliklerinden içeriye su girmemesi için firengilerin denize açılan taraflarına konulan bir ucu menteşeli kapaklardır. Firengi çalparaları daha ziyade tuvalet, banyo gibi geminin iç kısımlarındaki yerlere ait firengi deliklerinin ağızların konulur. 
 
FİRENGİ LUMBARI : Şiddetli denizlerde gemi güvertesinde toplanan çok miktardaki suyun kısa zamanda denize akması için küpeştenin alt kısımlarında açılan geniş boşluklara denir. Modern gemilerde bu boşluklar hemen hemen gemi güvertesi boyunca devam eder.
 
FİRENGİ MANİKASI : Bordadaki firengilerden akan suların borda boyalarını kirletmemeleri için borda ağızlarından su kesimine kadar uzanan ve bordaya kaynatılmış ‘’U’’ şeklindeki madeni aksamdır. Modern gemilerde firengi manikaları gemi içinden geçirilir.
 
FİRENGİ OLUĞU : Bkz. Firengi manikası. 
 
FİSTAN : Güverteye dik olarak konulmuş direk, baca gibi aksamın güverteye giren kısımlarından içeriye su girmemesi için güverte ile temas eden yerlerinin etrafına çepeçevre konulmuş ve sızmazlığı temin edilmiş ağaç veya demirden yapılmış çerçeveye denir. 
 
FİTİL : Tel halatların elastikiyetini sağlamak için kolları arasına konulan kendirden bükülmüş ince lif halata denir. Konulan bu fitillerin kalınlıkları, tel halatların kalınlıkları ile orantılı olarak değişir. 
 
FLAMA : Üç köşeli sancak. 
 
FLOK  : Pruva direği ile cıvadra arasındaki larmolar üzerine açılan üç köşeli yelkene denir. Floklar açıldıkları larmoların isimleri ile anılırlar. Kontra flok, dış büyük flok, iç büyük flok, tirinketina flok.
 
FLOK LARMOSU : Flokların açıldığı ve pruva direği ile cıvadra arasındaki gergin tel veya halatlardır. 
 
FLADOR : Çarmıhların gerilmesi için kullanılan sisteme denir. 
 
FOA İSKOTASI : Foa yelkeninin iskota yakalarına donatılan ve geminin kıç tarafına, bordaları istikametine doğru alınan halatlardır. 
 
FOA KONTRASI : Foa yelkeninin rüzgar üstü iskota yakasını pruva tarafına doğru tutan ve küpeştedeki mapasına bağlanan halattır. 
 
FOA MANTİLYASI  : Foa sereninin güverteye paralel bulundurmak için serenin cundalarından direğe alınan halatlardır. 
 
FOA MARSİPETİ : Foa serenindeki marsipet ayaklarının bağlandığı halatlardır. 
 
FOA MEZOLARI : Foa yelkeninin altabaşo yakasını serene kaldırmak için donatılan halatlardır. 
 
FOA PRASYASI : Foa serenini rüzgara doğru çevirmek için seren cundalarından donatılan halatlardır. 
 
FOA SALABURUNU : Foa yelkeninin gradin yakalarını serene kaldırmak için bu yakalara donatılan halatlardır. 
 
FOA SERENİ : Mizana direğinin en altında bulunan serene denir. Genellikle foa serenleri üzerin yelken açılmaz.
 
FOA YELKENİ: Foa sereni üzerine açılan kare yelkene denir.
 
FOGA: Bir topu ateşlemek demektir.
 
FORA : Bir yere bağlanmış veya kasası geçirilmiş bir halatın bağının çözülmesi veya kasasının çıkarılması işlemidir. Genellikle komutta olarak kullanılır. Baş halat fora gibi.
 
FORALI KAZIK BAĞI : Kazık bağının kolayca fora edilebilmesi için yapılan bir bağdır.
 
FORA EDİLDİ : Fora işinin yapıldığını bildiren terimdir. Baş halat fora edildi gibi.
 
FORALI SANCAK BAĞI : Salvolar veya inceler, yağmurlu havalarda ıslanınca bu ıslanmadan dolayı yapılan bağlar sıkışırlar ve fora edilmekte güçlük çekilir. Islak incelere sancak bağı yapılacağı zaman bu bağ kullanılır.
 
FORALI İZBARÇO BAĞI : Yapılan izbarço bağının çabuk ve kolay olarak fora edilmesi için yapılan bağdır. İzbarço bağı ile aynı yerlerde kullanılır.
 
FORAVELE : Yağmurdan ıslanmış olan yelkenleri seren üzerene açarak kurutmak için verilen komuta denir. 
 
FORS  : Gemide fors sahibi bir makamın bulunduğunu belirten üzerinde yıldız veya şekillerin bulunduğu bayrak şeklindeki alamet. Forslar gemilerde, tek direkli ise pruva, çift direkli ise grandi direğinin şapkasına toka edilir.
 
FORSA: Eskiden savaş gemilerinde bir ayaklarından güverteye bağlı olarak kürek çektirilen savaş esirlerine denirdi.
 
FORSALAMAK: Düşmana ait bir deniz geçidini zor kullanarak geçmeye denir.
 
FRANSIZ İZBARÇOSU : Halat bedenine yapılan krostan halat çımasının iki kere geçirilmesi suretiyle yapılan izbarço bağıdır. Bu durumda doblinlerden biri hareketli olur. Doblin izbarço da denir.
 
FRAŞKON PALANGASI : Çok ağır işlerde kullanılmak üzere iki adet üç dilli makaradan oluşan bir palangadır. Sağladığı avantaj altı katıdır.
 
FRANSIZ RODASI : Halat veya zincirlerin güverte üzerine ve omurga istikametinde olmak üzere döşenmesidir. 
 
FRENGİ  : Güvertede biriken suların dışarı atılması için bir ağızı bordaya açılmış oluklara denir. Bulunduğu yere göre isim alırlar. Örneğin; borda frengisi, güverte frengisi vb. gibi. 
 
FRİBORD : Geminin vasatındaki güverte seviyesi ile azami su çekimi sınırına kadar olan düşey mesafe. 
 
FRİŞKA : Bütün yelkenleri camadan vurmaksızın kullanılabilecek derecedeki sert rüzgara denir. 
 
FULA : Eskiden kullanılan şimdi kullanılmayan kum saatine denir. 
 
FUNDO/FUNDA : Bir şeyi denize atmak, bırakmaktır. Funda etmek. 
 
FUNDA ETMEK : Demirlemek, demirlemek için demirin denize bırakılmasına denir. 
 
FUNDALIK : Derin bir yere demirleneceği zaman funda edilen demirin birdenbire zincir üzerine binerek zinciri kesmemesi için zincirlikten güverteye çıkarılan ve güverte üzerine Fransız rodası şeklinde yerleştirilen zincirlere denir. Buna salya foralık zincir de denilir.
 
  Bugün 23 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol